Bin yıl önce dünya nasıldı hiç merak ettiniz mi? Sizin için araştırdım, özetleyerek paylaşıyorum. Avrupa'nın hatta dünyanın en büyük kenti, şimdiki İspanya, eski adı Endülüs’ün başkenti Kurtuba idi. 450 bin nüfuslu, vadi içinde, nehirler üzerinde köprüleri, parke döşeli kaldırımları, son derece gelişmiş kanalizasyon sistemleri ve evlerin içine akıtılan tatlı su kanallarının olduğu bir şehirdi. İlim denilince akan sular dururdu. Neredeyse herkesin özel kütüphanesi vardı. Birisi vefat etse, Kurtuba Çarşısı hareketlenir, onun kitapları kapışılarak satın alınırdı. Göz dolduran mimarisi, sanatsal zerafetiyle şöhretliydi. Yüksekokulları, medreseleri ile çok öğrencisi vardı. Bir bilim yurduydu. Bu şehri yönetenler Müslümanlardı. Hristiyan ve Yahudiler de vardı. Özel birkaç vergi alınan gayrimüslimlere, Müslümanlar öyle bir hoşgörüyle davranırlardı ki, kimin hangi dinden olduğu karşıdan anlaşılmazdı.
İlmi düşünce İslam dünyasından dünyaya yayılırken, Yunan filozofları hala deneyden öteye geçemiyorlardı. Orta ve kuzey Avrupa ise krallık ve burjuvazi ile ezilip duruyordu. Skolastik düşünce ilerlemeye karşı çıkıyordu. Sefaletten ve yokluktan insan eti yiyenler vardı…. Asya Kıtası'nda Abbasiler parçalanırken karakteri ve savaş gücü yüksek kahraman bir nesil parlıyordu. TÜRKLER ……..Karahanlılar ve Gazneliler kurdukları rasathaneler ve yetiştirdikleri bilim adamlarıyla güç olmaya adaydılar. Biruni, İbni Sina, İbn Miskeveyh, Ebu Nasır dönemin bilim adamlarıydı. Doğu Asya'da ise Çin o günde en büyük nüfusa sahipti. Ekonomisi iyiydi. Tahtadan oyulan harfler ile ilk defa kâğıda ve seramiklere basım yapılıyordu. Japonlar ise müsrif ve savurgandılar.
Afrika'da bugünkü gibi açlık yoktu. Kahire bilim ve ticaret merkeziydi. Afrika’nın diğer tarafında Zimbabwe de muhteşem yapılar inşa edilmiş ti. Sanayi kolları çok gelişmişti… Amerika’nın gerçek sahibi Mayalar parçalanırken, Peru’da İnkalar Meksika'da Toltek uygarlığı gelişmeye başlamıştı. Wikingler, Grönland adasına geçerek Kuzey Amerika'ya yerleşmişti.
Bin yıl önceki Kurtuba'ya, o bilgin Müslümanlara ne oldu? Fitne fesat kurdu, cahili de, okumuşu da kemirdi, birbirine düşüp parçalandılar. Önce böl sonra parçalayıp yutarsın deyişi gerçekleşti. Tarihte ilk kez narkoz, estetik cerrahi ve katarakt ameliyatı yapılan şehir yakılıp yıkıldı. Özellikle kütüphaneleri yakıldı. Bütün dinlerin huzurla yaşadığı şehirde, papazlar yıkımın başındaydı .Bir de Birleşik Krallık yani İngiltere…. Geçmişten aldıkları bilgileri sanayi devrimi ile birleştiren avrupa ülkeleri önce insan diyen anlayışımızı değil, önce ben diyen anlayışı benimsedi. Dünya yı sömürgecilik sardı. Avrupa şişmanlık hastalığı ile mücadele eden, mutlu, zengin ve yaşlı bir kıta olurken sömürdükleri Afrika açlık ve ölüm arasında yaşayan insanların kıtası oldu. Mayalara Kızılderililere hatta yakına kadar zencilere yaşama hakkı tanımayan, sonradan Amerikalılar bugün dünya ya sözde adalet dağıtan bir güç oldular. Çinliler hiç değişmedi. Bilge Kaan’ın Orhun abidelerinde yazdığı gibi. Yüzleri ,sözleri yumuşak, kalpleri vicdanları katı. TÜRKLER denildiği gibi parlayıp büyüdüler. Adaletten ayrılmadılar ama ATALETE (gevşekliğe tembelliğe) düştüler. Her şeyimiz var. Şanlı geçmişimiz, kültürümüz geleneklerimiz ve cesaretimiz….Tek bir terör saldırısında günlerce evlerinden çıkmayan Avrupa ile 1071 den beri terörle ,fitneyle, hainlerle mücadele eden TÜRK Milleti ve onun Kahraman Askeri, Polisi bir olur mu hiç? Evine dönmeye çalışan Polisini ,çarşı iznine giden kınalı kuzu Mehmetçiğini ,masum insanlarını acımasızca katleden teröristleri, hainleri, onların destekçilerini……
Size bu dünyayı dar etmek TÜRK Milletinin boynunun borcudur. Bu asil millet her hatayı affeder ama vatana ihaneti asla affetmemiştir….
Kıyamete kadar bayrağıyla,ezanıyla,birliği ve beraberliğiyle en güçlü ,en adil ülke TÜRKİYE olsun duasıyla………….LÜTFEN TWİTTER DA TAKİP EDERMİSİNİZ… @ipsalafatihi
