İnsanı, insan yapan ve onu diğer varlıklardan farklı kılan erdemler vardır. Bunlardan birisi de merhamettir. Merhamet, katı kalpleri yumuşatan, nefreti sevgiye dönüştüren, düşmanlığı kardeşliğe çeviren ulvi bir duygudur ki, Rahman ve Rahim olan Allah’ın, insanın fıtratına koyduğu güzel bir haslettir. Bugün dünyanın hasret kaldığı bu güzel duyguyu tekrar yeşertmeyi başardığımızda, sönmek üzere olan insanlık kandilini yeniden alevlendirmiş oluruz.
Alçak gönüllülük, kibirli insanların, paylaşmak ise bencillerin ulaşamayacağı bir mutluluktur. Bütün yaratılanlara merhamet, aslında büyük bir berekettir.
Merhamet; Allah’ın sıfatlarından “rahman” ile tecelli eder. Cahiliye toplumlarının en büyük problemi, merhametten mahrum olmak, mahrum etmek ve şiddet göstermektir. Tüm İlahi dinlerin insanlığa öğrettiği en önemli huy, merhamet duygusudur.
Şu bakış açımı lütfen iyi okuyun. Hastayı görüp de acıma hissine kapılıp merhametle seyretmekten çok, tedavi ve şifa bulması için ne yapabilirim derdine düşmektir esas samimiyet ve merhamet. Ve bir de Sosyal devlet anlayışında insanların yüreklerinden acıma duygusunun sökülüp alındığı düşünülür. Çünkü sosyal devlet ortamında yaşayan kimseler, sokakta aç ve muhtaç birilerini gördüğünde “bunlara bakmak devletin görevi” diye düşünüp, adeta devlete sosyal sorumluluk devri yaparak yüzünü çevirmekte, aç ve yoksulu doyurmaya, hastaya şifa aramaya, yetimi korumaya yönelik bir heyecan duymamaktadır. Yani ölçüyü iyi ayarlamak gereklidir.
Sevgili dostlar, toplumda psikiyatrik rahatsızlıkların en iyi tedavi yöntemlerinden birisi, “hayır terapisi” denilen yöntemdir. Muhakkak denemelisiniz. Tarihçiler, ecdadımızın, uzun bir göç yolculuğu yapan yaralı ya da bakıma muhtaç leyleklerin ve diğer kuşların bakımı ve tedavisi içi “Gurabai Laklakan” isimli kuş bakım evleri ve bu evlerin giderleri için vakıflar kurduğunu zikrederler.
Dünya, merhamet yasası ile ayakta durmaktadır. Merhamet, aynı zamanda hem adalet, hem de eşitlik duygusunun kaynağıdır. Sahip olduklarımız, bize yaptığımız bir şeyden dolayı hak ettiğimiz için değil, Allah’ın rahmetinin eseri olarak verilmiştir. Merhamet, iki temel unsur içerir; 1- kalp yumuşaklığı, 2- iyilik etmek. Bir şeyi çok yaparsak, beynimizde o duyguya ayrılan yer artmaktadır. İş te bu yüzden beynimize de, kalbimize de merhameti, adaleti çok doldurmalıyız.
Ve bugün dünyada Merhamet, adalet kaybolup gidiyor. Çok iddialı bir söz benden… Bu dünyada adaleti tesis edebilecek tek millet Türk milletidir. Tarihimiz örnektir. Bugün gönüllerimizde Suriye'de, Doğu Türkistan'da Myanmar da, Afrika'da adını zikredemediğim nice diyarlarda, inim inim inleyen Merhamet bekleyen, Adalet diyen nice insanlar var.
Öyleyse Türk milletinin fertleri olarak, birbirimizi daha çok sevmek için Merhamet istiyorum. Devletimizi, milletimizi, birliğimizi beraberliğimizi tesis için hepinizden bir yudum merhamet istiyorum. İşadamlarından, Devlet memurlarından, işçilerden, işverenlerden, esnaftan, sanatkarlardan kısacası Necip Türk milletinin tüm bireylerinden ve hatta özellikle din adamlarından Merhamet istiyorum. Bu grupçu, bizim partili, karşı sendikacı, falan camianın adamı, bizden yâda bizden değildir anlayışını tamamen reddediyorum.
Gelin Suriye'deki Halep'teki kardeşlerimizin durumuna üzülelim. Onlara yardım edelim. Onların bu hallerinden ders çıkaralım. Yüreklerimizi merhametle dolduralım. Allah devletimize, milletimize zeval vermesin.
